25 Kasım 2010 Perşembe

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLAR ARASI MÜCADELE GÜNÜ

Birleşmiş Milletler genel kurulu 1999 yılında, 25 Kasım'ı "Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için uluslararası mücadele günü" ilan etti. Bu çerçevede, her 25 Kasım'da tüm dünya ülkelerinde çeşitli etkinlikler ile kadına yönelik şiddet tartışılır.

Kadının günümüz toplumundaki yerini, önemini ve değerini düşünürsek durumun içler acısı olduğunu söyleyebiliriz. Televizyonlarda, gazetelerde her gün en az bir kere namus veya töre cinayetlerini görüyoruz; erkek katil, kadın ölen oluyor ve geride kalan çocukları, dağılan aileleri içimiz parçalanarak izliyoruz. Bazen de baba- abi -koca-dayağı yiyen kadınlarla ilgili haberlerle karşılaşıyoruz. Fiziksel, sözel veya cinsel şiddete uğrayan kadınları tartışıyoruz. Kadının bunu hak edip etmediğini gündeme getiriyoruz ve kimi zaman kurbanları yani kadınları suçlu buluyoruz. Oysa şunu unutuyoruz biz, kadın bizleri yetiştiren anadır, kadın hayatı sevmeyi gösteren sevgilidir, kadın eşine destek olan hayat arkadaşıdır, kadın evleri yöneten düzenleyen yöneticidir, kadın evde hasta olan eşe, çocuklara bakan şefkatli bir hemşiredir, kadın çocukları için ilk öğretmendir… Kadının evdeki ve toplumdaki yerini saymakla bitiremeyeceğimiz ortadayken erkekler tarafından fiziksel veya sözel şiddete uğraması bir çelişki değil mi?

Tüm dünyada kadınlar, kadın oldukları için şiddete uğruyor ve en kötüsü de hala her 3 kadından 1’i yaşamında şiddete uğruyor. Türkiye’de kadınlar en çok yakınından şiddet görüyor. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve AB’nin desteği ile Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünce 24 bin 48 hane ziyaret edildi, 12 binden fazla kadınla yüz yüze görüşüldü. Anketteki bulgular şöyle:

Kadınların yüzde 36’sı, yaşamlarının herhangi bir döneminde yakın ilişkide oldukları erkeklerin fiziksel şiddetine maruz kalıyor.

Medeni durumları değerlendirildiğinde araştırmadaki en çarpıcı sonuç ise, boşanmış veya ayrı yaşayan kadınların belirttiği şiddet oranının yüzde 73 olması. Başka bir deyişle, Türkiye’de boşanmış veya ayrı yaşayan 10 kadından 7’si yaşamlarının herhangi bir döneminde sevgilisinden, eşinden, ağabeyinden, babasından şiddet görüyor.

2010 yılının ilk yedi ayında 226 kadın cinayete kurban gitmiş. Aynı dönem içinde cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar kapsamında 478 kadın tecavüze uğramış, 722 kadın taciz edilmiştir.

Aile içi şiddet kapsamında ise 6423 kadın şiddete maruz kalarak hastaneye kaldırılmıştır.

Yine aynı istatistiki verilere göre kadınların yüzde 40'ı korktukları için şikayetçi olmamaktadır.

Bence, 25 Kasım günü kadına şiddete karşı mücadele günü olarak değil erkeklerin ayıplarının gün yüzüne çıkarılıp erkeklere kendi hatalarını görmelerini ve gerekirse psikolojik destek alabilecekleri öğretme günü olarak değerlendirilmeli ve bu yönde kadına değil erkeğe eğitim verilmeli diye düşünüyorum.

Cinayetlerin, kavgaların yani şiddetin olmadığı bir dünyada barış ve mutluluk içinde yaşamak dileğiyle…

2 yorum:

SEVİM dedi ki...

KADIN DEMEK HER ŞEY DEMEKTİR SİZE KATILIYORUM ELLERİNİZE SAĞLIK KEYİFLE OKUDUM

Unknown dedi ki...

şiddete hayır..