9 Haziran 2010 Çarşamba

ECE VAHAPOĞLU VE ÖTEKİ

Ece Vahapoğlu’nu, yazarlık vasfından önce belki çeşitli televizyon kanallarında sunduğu programlardan, belki de bazı gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yapmış olmasından anımsayabiliriz. Dördüncü ve son kitabı olan Öteki ile bu yıl çok satılanlar arasına girmeyi başararak yazarlık vasfını da ön plana çıkarmaya çalışmıştır genç yazarımız.

Bir pazar günü televizyon kanallarını şöyle bir gezerken dikkatimi çekti yazarımızın konuşması, yeni çıkardığı kitabın tanıtımın yapıyordu. Aylardır uğraş verdiğini,araştırdığını Türkiye ile yetinmeyip İran, Irak, Suriye gibi ülkelere gidip sokaklarda tesettürle dolaştığını, birçok kitaptan araştırma yaptığını ve aylarca evine kapanıp büyük bir emek harcadığını söylemişti bu kitap için. Türbanlı bir kadının diğer kadınlar tarafından öteki olarak görülmesinin nasıl bir şey olduğunu öğrenmek, aslında onların öteki olmadığını aynı bize benzediğini, bizim gibi hissettiklerini, bizim gibi yaşadıklarını göstermek için kaleme almış bu kitabını.Aşk, ihanet, tabular, din, cinsellik ve bastırılmış duyguları tek kitaba sığdırabildiğini söylemişti. Yazarımızın bu konuşmaları dikkatimi çekti ve hemen kitabı alıp okudum.

Romanda, Amerika ‘da eğitim gördükleri sırada tanışan ve yıllar sonra İstanbul’da yeniden karşılaştıklarında birbirlerini yakından tanıma fırsatı bulup dost olan iki genç bayanın hayatından bir kesit sunulmuş. Başarılı ve modern bir sunucu olan Esin ile babasının şirketinde yöneticilik yapan İslami değerlere sıkı sıkıya bağlı türbanlı kız Kübra üzerine kurgulanmış bir roman.
Romanın ileriki sayfalarında bu iki kadın arasındaki dostluk bağı, sıra dışı bir duygusallığa dönüşüyor. İkisi de daha önce tanımadığı birçok duyguyu birlikte yaşıyor, birlikte vakit geçirmekten zevk alıyor ve birbirlerinin eksikliklerini kapatabilen kişiler olarak karşımıza çıkıyor.
Yazarımız bu kitapta, Türkiye’deki laiklik ve muhafazakarlık çözümlemesi üzerinde durup bu konuda okuyucuları bilgilendirmek istiyor. Fakat bu çözümlemenin bir çökme ile sonlandığını kitabı okurken rahatlıkla görebiliyoruz.Ayrıca yazarımız çok fazla araştırma yaptığını söylese de dini bilgi bakımından yetersiz oluşu da gözlerden kaçmıyor. Bu acemiliği de eseri basit ve sıkıcı bir hale sokmuş. Böylesine hassas bir konunun daha çok araştırma ve gözlem yapılarak kaleme alınsaydı ve sonu cinsel tercihe dayandırılmasaydı daha etkileyici bir roman olurdu. Bu denli sıra dışı bir roman farklı olmak, değişik bir şeyler oluşturmak ve para kazanmak için yazılmış olabilir.
Yazarımız eserinde oldukça yalın ve anlaşılır bir dil kullanmış. Dilinin sade olması eseri sürükleyici hale getirmiştir. Dildeki yalınlık Öteki’ne güzel bir tat veren tek unsur olmuş.

Hiç yorum yok: